Vapur
Vapurdayım, karanlık, vapur neredeyse bomboş. Aklımın köşesindeki bir yere, mantık mefhumu sokağına girmeden hemen sağda bulunan boş duvara yazıyorum bu satırları. Zihnim allak bullak, düşünceler ışık hızıyla geliyor ve geçiyor. Hava çok soğuk, mart soğuğu hafife alınır cinsten değil cidden, vapurun en üst katındayım, Karaköy’den Kadıköy’e gidiyorum, soğuk havalarda insanlar dışarıda oturmak istemiyorlar, pek fazla kimse yok ama olanlar da içeriden izliyorlar boğazı. Hak veriyorum ama gerçekleştiremiyorum, martıların sesini duymadan yapamıyorum, üç kuruştan bir kuruş fazla param olmasa bile simidimi martılarla paylaşmadan edemiyorum. Hava gerçekten çok soğuk, ellerim donuyor, insanların neden içeride oturduklarını tekrardan anlıyorum, hak da veriyorum, zaten neye hak verdiysem, onları bir türlü yapamıyorum, diye aklımdan geçiriyorum. Doğru dediğim neyi yapabildim ki, diyorum, neyse kendine haksız etme, kimse kusursuz değil, diye su serpiyorum içime, söyleniyorum fakat olmuyor. İstanb